Adım Sonbahar
nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar
Attilâ İlhan
Gül, Sonbahar, Sonra
Bir alev-gül baygın dudaklarında
Düş düş...
Yalnızlık ormanları kuytu
Bütün masallar büyümüş...
Oltalarda mercan balıklar
Yalnızlık denizleri, derin...
Düşünüyorum, kuytu odalarda
Bir güle uzanıyor ellerin...
Bir damla yaş gibi sıcacık
Bakışlarında eylül bahçeleri...
Bir gül gibi topluyorum usulca
Uykusuz geceleri...
Bir gül yaprağısın uzakta
Hayal gibi yok musun, var mısın?
Yalnızım, dertliyim, çaresizim
Duyar mısın?
Feyzi Halıcı
Sonbahar
Durgun havuzları işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
Sen kalbini dinle,ufuklara bak.
Düşünme mevsimi inleten rengi
Elemdir mest etsin ruhunu yeter
Eser rüzgarların durgun ahengi.
Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgarlara sen kendini ver.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sonbahar
Fani ömür biter,Bir uzun sonbahar olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir.
Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere.
Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere.
Dünyanın ufku gözlere gittikçe tar olur.
Her gün sürüklenip yaşamak ruha bar olur.
İnsan duyar yerin dile gelmiş sükutunu;
Bir başka musikiiye geçiş farz eder bunu.
Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline,
Benzer cihana gelmeden evvelki haline.
Ya prak nasıl düşerse akı p kaybolan suya
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya:
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
Fark etmez anne - toprak ölüm maceramızı.
Yahya Kemal Beyatlı
Sonbahar
Seni korkutmasın
Hüzün verse de
yere düşen sararmış yapraklar
Gelecekse, başım gözüm üstüne
Tufan misali yağmurlar
Seni aldatmasın
Her yanı matem bürüse
rüzgara yenilip de koparılsam dalımdan
Ve yağmur sularıyla bir meçhule yol alsam
Bilesin yine de bitmem
Umudum kardeş olmuş isyanıma
Ben her bahar yeniden doğarım...
Özcan Günergök
Sonbahar Oluyorum
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
Ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
Neden akşam oluyorum tren kalkınca
Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
Mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
Öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
Az önceki çiçekler nasıl da diken diken
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
O sularda çimdik, bitti; kö prüleri geçtik, bitti
O elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
Artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
Günler devlet alacağı, yıllar bir kadehçik buzlu rakı
Oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
Kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
Nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Boğaziçi'nde Sonbahar Düştü
Sonbaharların
Sarı, ılık bulutlu güneşi
Ve nemli gülümseyişi,
Bahçelerde, sahillerde,
Puslu, sisli tepelerde,
Yakıcı olmayan ışınlarıyla
İçimizi ürpertirken;
Boğaziçi'nde dökülen
Savrulan yapraklar,
Yollar-kaldırımlar boyunca,
Hışırtılı kuruluğunca,
Birbirine kenetlenirken
Ve sessizce ö püşürken;
Yılların ötesinden
Seni anımsadım;
Vapurlar gözlerden uzaklaşırken,
Akşamları iskeleler tenhalaşırken
Geçmiş anıları kucakladım...
Sonbaharlarda
Bulduğum-yitirdiğim;
Çılgınca sevdiğim-sevildiğim,
Gözlerinin derinliklerindeki
Filiziliklerinde eridiğim,
En güzel renkli düşleri
Yakaladığım-paylaştığım
Sihirli Boğaziçi'ni,
Nasıl unutabilirim ki?
Ağaçlardan-dallardan
Etrafa saçılan,
Adımlarımızı kuşatan
Ezilmiş yaprakların eşliğinde,
Sabahların uykulu sessizliğinde
Yeniden dünya'ya gelmişçesine
Bu cennet kıyıları dolaştım;
Tüm üzüntülerden arındım.
Maviliklerin-griliklerin
Derinliğinde-esintisinde,
Beylerbeyi'nin rıhtımında yakaladım
Çatanaların-motorların,
Çığlık çığlığa balıkçıların
Ruhumda yankılanan
Özlem duyduğum gürültüsünü;
Güneş batarken kıskandım
Rengârenk bulutların
Karşı kıyıları uyandıran,
Ve yüreğimi dağlayan ö püşünü.
Necdet Evliyagil
İstanbul, Acılar Kraliçesi
Bu akşam yemin ettim,
Seni bir daha ö pmemek için...
Ben ki bütün duvarlarını,
Afişlerle donatı p
Yumruğumla kanatmışım!
Rezil bir aşktı!..
Bütün arkadaşları miting alanlarında
Ve mezarlıklarda bırakmıştım...
İstanbul.. ey İstanbul ey!
Acılar kraliçesi..
Umudun ve direncin yorgun anası!
Ve ey, çıldırmak üzere olmanın
Çamurlu ikonası!
Tırnaklarım kopuyor,
Görmüyor musun?..
Bir ben miyim kapıları şaşıran,
Her yokuşun başında?
Bir ben miyim, ekmek arasına,
Canını doğrayı p-doğrayı p yutan?
Bir kedi bile sağarken yüreğini,
Telaş içinde, yavrusuna;
Ey acımasız acuze,
Utan şu türbelerinden,
Minarelerinden utan!..
İstanbul.. ey İstanbul ey!.
Acılar kraliçesi...
Savaşın ve bozgunların gariban çiçeği!
Ve ey, teslimiyete düşmenin,
O hazin gerçeği!..
Bayraklarım kanıyor,
Sormuyor musun?..
Kadınların ki omuzları hicran,
Saçları ihanet sarısı...
Çocukların ki yağmur emiyor
Yıkılası kaldırımlardan...
En ücra genlerime, alyuvarlarıma,
Kılcal damarlarıma, ruhuma kadar
Bıktım;
İliklerime, gömlek ceplerime kadar sızan
Bu Allahsız yağmurundan!..
İstanbul.. ey İstanbul ey!
Acılar kraliçesi...
İhtişamın ve sefaletin çaresiz bacısı...
Ve ey, çürümenin, yok olmanın
Amansız sancısı!
Ciğerlerim çatlıyor,
Duymuyor musun?
Hangi pencerene çıksam,
O salya-sümük pezevenk suratları!
Hangi caddene dökülsem,
O şangur-şungur düş kırıkları!
Bütün bu ezginler, tükenenler,
Yerlere serilenler, tutunamayanlar;
Sarsmıyor mu seni hiç,
Bunca infilak,
Bunca isyan çığlıkları?
İstanbul.. ey İstanbul ey!
Acılar kraliçesi...
Aldanışların ve hüznün
Yalancı tanrıçası!
Ve ey, ruhu kirlenmiş gecelerin
Cilveli yosması!
İntihar anı geldi,
Beni ö pmüyor musun?..
Ağlamak istemiyorum.. yenildim sana..
Hikayenin özeti bu...
Bir istimlak gibi ödedin,
Ve çiğneyip geçtin maceramı!
Şimdi ben,
Suçlarımı didikleyen bu martı sürüsüyle,
Şimdi ben, hangi şehirde soğuturum
Zonklayı p duran bu yaramı?..
İstanbul.. ey İstanbul ey!
Acılar kraliçesi...
İhanetin ve ihbarların
Arkadan dolaşan bıçağı
Ve bütün ödeşmelerin, yüzleşmelerin,
Erkekçe vuruşmaların kaçağı!
Beni harcadın ulan, beni sattın,
Utanmıyor musun?..
Yusuf Hayaloğlu
self
This is a navigation menu with small fly out thumbnails courtesy of
nichtgraveyet and slightly customised